Makul Sürede Yargılanma Hakkı

Kıymetli okuyucularım bu haftaki yazımda sizlere, vatandaşlarımızın en çok şikayet ettikleri husus olan yargıdaki davaların çok uzun sürmesi ve adaletin çok geç tecelli etmesi konusunda ve bu problemle ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgiler vereceğim. 

 

Anayasamızdaki Hüküm

Bütün dünyada ve geçerli hukuk sistemlerinde tartışmasız kabul edildiği gibi, adil yargılamanın en önemli unsurlarından birisi de yargılamanın makul süre içerisinde bitirilmesidir. Adil yargılanma hakkı, hukuk devleti ilkesinin en önemli gereklerindendir. Devletler, adil yargılanma hakkını, anayasalarında güvence altına alır. Nitekim bizim de anayasamızda bu konu açık bir şekilde düzenlenmiştir. Anayasanın 141.maddesinin 4.fıkrasında davaların en kısa süre içinde bitirilmesi yargının görevi olarak tanımlanmıştır. Söz konusu hüküm, “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir” şeklindedir. 

 

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki Hüküm

Yargılamaların sürali yapılması ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de özel düzenleme vardır. Türkiye’nin 1954 yılında imzalayarak taraf olduğu ve Anayasa gereği bağlayıcılık kazanarak iç hukukumuzun bir parçası hâline gelen AİHS’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının temel unsurları sıralanırken, yargılamaların makul süre içerisinde (gereksiz gecikme olmaksızın) tamamlanması da sayılmıştır. Ülkemizdeki mahkemelerde yapılan yargılamaların uzun sürdüğü ve bu nedenle davaların zamanaşımına uğradığı, hak sahiplerinin bundan dolayı mağdur olduğu durumu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da sabit olmuştur. Özellikle ceza davaları bakımından makul sürelerin ihlal edildiğine dair çok sayıda karar vardır. 

 

Yargıda Hedef Süre Uygulaması

Vatandaşların davalarının makul bir süre içinde sonuçlandırılmasını sağlamak için ülkemizde de son dönemde önemli çalışmalar yapılmaktadır. Geçtiğimiz yıl uygulamaya giren Yargıda Hedef Süre uygulamasıyla, davaların belli bir zaman dilimi içinde neticelendirilmesi amaçlanmaktadır. Yargısal süreçlerin iyileştirilmesi için öngörülmüş idari bir düzenleme olan bu uygulama ile davaların türlerine göre kaç gün içinde bitirilmesinin planlandığı daha dava açılırken biliniyor. Fakat ülkemizde yargı personeli ile hakim ve savcı sayılarının yetersiz olmasından dolayı her bir davanın duruşma ortalama süresi ve sayısı, tebligatta geçen ortalama süresi, bilirkişi incelemesinde geçirdiği süre gibi faktörlerle davaların karara bağlanması çok uzun zaman almaktadır. Geçtiğimiz günlerde açıklanan yargı reformu paketiyle bu konuda da iyileştirici düzenlemeler yapılması planlanmaktadır. 

 

Av. Alper Osman Genç – avukatalpergenc@gmail.com