Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kişisel Verilere Anayasal Güvence Anayasamızın 20.maddesinde yer alan “Özel hayatın gizliliği ve korunması” başlıklı düzenlemeye 2010 yılındaki değişiklikle eklenen ek fıkraya göre: “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir.” Anayasadaki bu düzenlemeden hareketle yapılan 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 24.03.2016 tarihinde TBMM’de kabul edilip Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanundaki hükme göre, kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti, biyometrik ve genetik verilerinin ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaklandı. Böylece ülkemizde kişisel verilerin korunması, temel bir insan hakkı olarak hem anayasal hem de kanuni olarak güvence altına alınmış oldu. Kanunun Amacı Kanunun ilk maddesinde, “Bu Kanunun amacı, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir” ifadesi yer almaktadır. Hukukumuzda biraz geç kalınmış da olsa, yapılan düzenlemeyle, kişilerin özel hayatlarının gizliliğini korumak, gerektiğinde kişisel verileri işleyecek gerçek ve tüzel kişilerin hak ve sorumluluklarını belirlemek, sınırlarını çizmek amaçlanmıştır.
Kişisel Verilerin İşlenmesi Ne demek? Kanunda geçen “kişisel verilerin işlenmesi” ifadesi geniş bir anlam içermektedir. Kişisel bir veriyi işlemek; verinin elde edilmesini, kaydedilmesini, depolanmasını, muhafaza edilmesini, aktarılmasını, gerektiğinde değiştirilmesini veya yeniden düzenlenmesini, açıklanmasını, sınıflandırılmasını ya da kullanılmasının engellenmesi gibi durumları ifade etmektedir.
Aykırı Hareket Edenlere Ceza Yetkililer bakımından, kişisel verinin işlenmesinde kanuni düzenlemelere ve hukukun temel ilkelerine göre hareket edilmesi zorunludur. KVKK’da bu hususta hukuka ve dürüstlük kurallarına uymayan hareketlerin cezalandırılması hüküm altına alınmış ve kişisel verilere ilişkin suçlar bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümlerine (TCK madde 135-140) atıf yapılmıştır. Kişisel verileri hukuka aykırı olarak aktarmak, kanunda belirtilen para cezalarının uygulanmasına, TCK uyarınca hapis cezasına hatta özel hukuk bakımından tazminat sorumluluğuna da yol açabilir.
Günlük Yaşamda KVKK’nın Uygulanması Yukarıda değindiğimiz anayasal ve kanuni düzenlemenin günlük hayatımızdaki yansıması nasıl olacaktır? Şimdi biraz da bu noktaya bakalım. Mesela şahsın cep telefonu bilgisi, ilgili olmayanlarla paylaşılamaz. Aynı şekilde işyerlerinde her yerin kameralarla izlenip ses kaydı yapılması da hukuka uygun değildir. Ancak iş sağlığı ve güvenliği veya genel güvenlik gerekçeleriyle belli ölçülerde belli mekanlarda görüntü veya ses kaydı alınmasına müsaade edilebilir. Diğer taraftan hastanelerde yapılan tıbbi tahlil ve testlerin, işyeri dosyalarında tutulan şahsi bilgilerin, adli sicil kayıtlarının veya cinsel yaşama dair ayrıntıların gizliliğine de çok dikkat edilmesi gereklidir. Bu tür verilerin açıklanması, yayılması kesinlikle yasaktır. Parmak izi, retina veya biometrik veriler de bu kapsamdadır. Herhangi bir ihlal halinde veri sorumlusunun bu durumu Kişisel Verileri Koruma Kuruluna bildirme hakkı vardır. Kurula bildirim yapılmasındaki amaç, ihlal nedeniyle ortaya çıkabilecek zararın önüne geçilmesi veya en aza indirilmesine yönelik önlemler alınmasını sağlamaktır. Avukat Alper Osman Genç – avukatalpergenc@gmail.com (İSTANBUL BAROSU) |
1204 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |