Yargıtay, eşine şiddet uygulayan kocayı daha fazla kusurlu buldu… Eskişehir’de yaşanan ve geçtiğimiz aylarda Yargıtay incelemesine konu olan boşanma davasında Yüksek Mahkeme, her ikisi de kusurlu olan karı-kocadan, eşine fiziksel şiddet uygulayan kocayı daha fazla kusurlu buldu. Eskişehir 3. Aile Mahkemesi’nde görülen davada yerel mahkeme tarafların ortak kusurlu olmaları nedeniyle tarafların tazminat taleplerinin reddine karar vererek boşanmalarına hükmetti.
Tarafların temyiz etmesi üzerine karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından incelendi. Daire, yerel mahkemenin hatalı bir şekilde tarafları eşit kusurlu kabul ettiğini belirterek, kocanın eşine fiziksel şiddet uygulaması dolayısıyla daha ağır kusurlu olduğunu kabul edip yerel mahkeme kararını bozdu. Fakat yerel mahkeme, özel dairenin bozma kararına rağmen kendi kararında direnince dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nu önüne geldi.
Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan değerlendirmede, dosya içeriğinden kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığının, onu müşterek konuttan kovup, konutun anahtarını değiştirdiğinin ve karısını aşağıladığının anlaşıldığı vurgulanarak, ‘Gerçekleşen bu olaylara göre boşanmaya ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-davacı kocanın, davacı-davalı kadına göre daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı-davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru bulunmamıştır’ ifadelerine yer vererek yerel mahkemenin direnme kararı bozuldu. Av. Alper Osman Genç - İst. Barosu
T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1573 Karar No: 2017/1195 Karar Tarihi: 14.6.2017 MAHKEMESİ: Eskişehir 3. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı “boşanma” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda Eskişehir 3. Aile Mahkemesince “her iki boşanma davasının kabulüne” dair verilen 14/03/2013 gün ve 2012/597 E. 2013/208 K. sayılı kararının taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 20/11/2013 gün ve 2013/13313 E., 2013/27024 K. sayılı kararı ile: (…1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-davacı (koca)'nın tüm, davacı-davalı (kadın)'ın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmasına karar verilmiş ise de; yapılan tahkikat ve toplanan delillerden davalı-davacı kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı, onu müşterek konuttan kovup, konutun anahtarını değiştirdiği ve onu aşağıladığı; buna karşılık davacı-davalı kadının ise birlik görevlerini yerine getirmekten kaçındığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre boşanmaya ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-davacı kocanın, davacı-davalı kadına göre daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı-davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru bulunmamıştır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Davacı-karşı davalı vekili eve sabaha karşı geldiğini, müvekkiline karşı müessir fiilde bulunduğunu, hakaret ve tehdit ettiğini, çocuğa da cebir ve şiddet uyguladığını, gördüğü şiddetin ve çektiği üzüntünün etkisiyle müşterek çocuğun beyninde kanser tümörü oluştuğunu, davalının çocuğun hastalığı için yapılması gerekenlere de ilgisiz kaldığını, müvekkilinin yaklaşık 5 aydır annesinin yanında kaldığını, davalının da müşterek evin kapı kilitlerini değiştirdiğini ileri sürerek boşanma kararı verilmesini, lehine 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL manevi, 50.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı–karşı davacı vekili iddiaların yersiz olduğunu, kaldı ki affa uğradığını, çocuk Sezen’e 8 Mart 2011 tarihinde beyin sapı tümörü teşhisi konulduğunu, çocuğun tedavisiyle ilgilendiğini, esasen davacının tedaviye ilgisiz kaldığını ve 2012 yılının Mayıs ayı başında Sezen'i de bırakıp annesinin yanına giderek evi terk ettiğini belirterek davacı - karşı davalı tarafından açılan boşanma davasının reddine, karşı boşanma davasının kabulüne karar verilmesini, 27.02.2013 tarihli dilekçe ile de 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir. Yerel mahkemece evliliğin başından itibaren kadının zaman zaman şiddete maruz kaldığı, buna karşın kadının da evinin temizliğine yeterli özeni göstermeyerek evinin bakımını ihmal ettiği, davacı–karşı davalı kadının annesinin sözü üzerine evi terk ettikten sonra davalı–karşı davacı erkeğin de kapı kilidini değiştirdiği, taraflar arasında evlilik birliği içerisinde olması gereken sevgi ve saygının ortadan kalktığı, çocukların vefatı ile de aralarındaki bağların koptuğu gerekçesiyle iki tarafta geçimsiz ve ortak kusurlu kabul edildiğinden tarafların boşanmalarına, davacı–karşı davalı kadın yararına yoksulluk nafakası takdirine, tarafların ortak kusurlu olmaları nedeniyle tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçelerle bozulmuştur. Yerel Mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiş, karar davacı–karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacı–karşı davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK 174/1,2 m.) hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasındadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davacı–karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
|
1014 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |