Nafaka Nedir?
Türkçe’de infak kökünden gelen ve nafaka, maddi anlamda bir kimsenin geçimini sağlama manasını taşır. Türk Medeni Kanunu (TMK) hükümlerine göre nafaka, boşanma veya ayrılık davalarında dava devam ederken ya da davanın sona ermesi ile maddi anlamda sıkıntıya veya fakirliğe düşecek tarafın, diğer taraftan kendisi ya da bakmakla yükümlü olduğu velayeti kendisine bırakılan müşterek çocukların geçinebilmesi için talep edeceği paradır. Yine Medeni Kanunumuza göre, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olmak üzere üç çeşit nafaka vardır.
Tedbir Nafakası Nedir?
Türk Medeni Kanununa göre eş biri tarafından diğerine eş sıfatı dolayısıyla verilecek nafakalardan biri olan tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davasının devamı sırasında ekonomik olarak sıkıntıya düşecek eşin geçimi için verilen paradır. Bu husus TMK 169.maddede düzenlenmiştir. Kanundaki hükme göre, “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır.” Buradaki düzenlemeden de anlaşıldığı gibi, boşanma veya ayrılık davalarında şartları varsa geçici tedbir nafakası verilmesi zorunludur. Davaya bakan hakim, bu noktada re’sen hareket etmek durumundadır. Yani talep olmasa dahi şartlara bakıp nafaka konusunu hükme bağlamalıdır. Tarafların kusurlu ya da kusursuz olmasının tedbir nafakasına hükmedilmesi açısından herhangi bir önemi yoktur.
Tedbir nafakasına ilişkin talep, mahkeme tarafından ara kararda boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren olacak şekilde neticeye bağlanır. Tedbir nafakasına hükmedilmesine rağmen ödenmediği takdirde icra takibi aracılığı ile tahsil yoluna gidilebilir. Davanın devamı sırasında tedbir nafakası adı altında işleyen bu maddi destek davanın nihai karara bağlanması ile birlikte değiştirerek ‘Yoksulluk Nafakası’ adı altında devam eder.
Yoksulluk Nafakası Nedir?
Yoksulluk nafakası boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biridir ve TMK 175.maddesinde düzenlenmiştir. Kanun metninde bu husus, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka Yükümlüsünün kusuru aranmaz” şeklinde ifade edilmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere yoksulluk nafakası talep eden eşin ağır kusurlu olmaması şartı vardır. Çünkü ağır kususru olan eşin yoksulluk nafakası alma hakkı yoktur. Ancak kusursuz veya eşit kusurlu tarafın yoksulluk nafakası talep tme hakkı vardır. Diğer önemli şart ise nafaka talep eden eşin boşanma sebebi ile yoksulluğa düşecek olması halidir.
Tedbir nafakasındaki durumun aksine yoksulluk nafakasına talep olmadan hükmedilemez. Mahkeme ancak talep halinde konuyu hüküm altına alabilir. Yoksulluk nafakası talebi, boşanma davası sırasında ileri sürülebileceği gibi, boşanma davası kesinleştikten sonraki bir (1) yıl içinde de istenebilir. Yoksulluk nafakası verilmesindeki amaç, boşanma ile fakirliğe düşen eşin evli olduğu sıradaki yaşam standartlarının devamını sağlamak değildir. Amaç sadece zorunlu gereksinimlerini karşılayarak yoksulluktan kurtarmaktır. Burada önem arzeden bir husus da yoksulluk nafakası talep eden eşin gelirinin olması durumudur. Kural olarak yoksulluk nafakası isteyenin belli bir gelirinin olmas onun yoksul sayılmasını mutlak olarak engellemez. Diğer bir tabirle, bu durumdaki kişinin gelirinin yetersiz olması halinde nafakaya hükmedilebilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik içtihatlarına göre de, asgari ücret düzeyinde gelire sahip olunması yoksulluğu ortadan kaldıran bir olgu olarak kabul edilmemiştir. Aynı şekilde ailesi zengin olduğu halde kendisinin herhangi bir geliri olmayan kişiler de yoksulluk nafakasına hak kazanabilir. Diğer taraftan ise, yeterli miktarda dul aylığı veya emekli aylığı veya yeterli miktarda kira geliri bulunan eşe yoksulluk nafakası bağlanmaz. Yargıtay içtihatları da, emekli olup bir sosyal güvenlik kurumundan emekli aylığı alan kişinin yoksulluğa düşmeyeceği yönündedir. Herhangi bir mesleği olup, işçi veya memur olarak çalışan kişilerin de boşanma neticesinde yoksulluğa düşeceği görüşü kabul edilmemiş ve bunlara yoksulluk nafakası bağlanamayacağı belirtilmiştir.
İştirak Nafakası Nedir?
İştirak nafakası TMK 182.maddede düzenlenen ve eşlerin boşanmasının müşterek çocuklarıyla ilgili sonuçlarını hüküm altına alan bir düzenlemedir. Boşanma neticesinde velayet hakkına sahip olmayan ana ya da babanın müşterek çocukların bakımı ve eğitimi dolayısıyla yapılan giderlere katkı olarak verdiği nafakaya iştirak nafakası denir. Henüz reşit olmamış ve bakıma muhtaç durumdaki çocuk veya çocukların ihtiyaçlarının karşılanması için talep olmasa dahi hakimin hükmedebileceği nafaka türüdür. Kanundaki düzenlemeye göre eşler, müşterek çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak mecburiyetindedir. İştirak nafakası, çocuğun reşit olamsıyla yani 18 yaşını doldurması ile sona erer. Fakat çocuk 18 yaşını doldurmuşsa bile eğitim hayatına devam ediyorsa hakim nafakanın devamına karar verebilir.
Nafakanın Ödenmemesi Durumu
Nafaka alacakları, İcra İflas Kanununa göre öncelikli alacaklar arasında sayılmış ve nafaka borcunun ödenmemesi halinde alacaklısının cebri icra ile alacağını tahsil yoluna gidebileceği düzenlenmiştir. Nitekim Türk Hukukunda da nafaka alacaklarının tahsilini kolaylaştırmak için muhtelif tedbirler ihdas edilmiştir. Normalde emeklilerin maaşlarına haciz konulamazken, nafaka alacaklarının tahsili için emekli maaşına haciz konulabilir. Nafaka alacağının tahsili için nafaka borçlusunun maaşına haciz konulması durumunda aylık nafaka miktarının tamamı maaştan kesilir. Nafaka borçlusunun maaşında önceden haciz olsa bile aylık nafaka miktarı önceki hacizlerden bağımsız olarak maaştan kesilir. Nafaka borçlusunun menkul ya da gayrimenkul mallarının icra yolu ile satılması durumunda satış parasından nafaka alacağı öncelikle tahsil edilir. Nafaka borçlusu, aylık nafaka bedelini ödememesi durumunda nafaka alacaklısının şikayeti üzerine diğer şartların da mevcut olması şartıyla İcra İflas Kanunu 344. maddesine göre 3 aya kadar tazyik hapsine mahkum edilebilir.
Av. Alper Osman Genç – İstanbul Barosu