Son dönemde yaşanan ekonomik sıkıntılar dolayısıyla piyasada sıkça duymaya başladığımız konkordato, borçlarını ödeyemeyen şirketlerin başvurduğu hukuki bir yoldur. İcra İflas Kanunu’nda düzenlenen bu sitemin amacı, borçluya zaman tanıyarak alacaklılarla arasında ateşkes sağlanması ve iflas etmesinin önüne geçilmesidir.
Hukukumuzda ‘Konkordato’ müessesesi, İcra İflas Kanunu’nun 285 ila 309 uncu maddelerinde düzenlenmiştir. Finansal yapısı önemli ölçüde bozulan, borçlarını ödemekte zorluk çeken iyi niyetli ve dürüst borçlu işletmeleri ve kooperatifleri korumayı amaçlayan bir sistemdir.
Piyasada bilindiğinin aksine konkordato, bir borçtan kaçma yolu değil, aksine her borçlunun alacağının tamamının ödenmesi için düzenlenen bir yeniden finansal yapılandırma şeklidir. Konkordatoda amaç hem borçluyu hem de borçluların alacaklılarını korumaktır. Ekonomik olarak dar boğaza giren şirketler borçlularını mağdur etmemek ve faaliyetlerine devam etmek için konkordato talep eder.
Talep, borçlu veya alacaklı tarafından, şirketin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurmak suretiyle yapılır. Başvuruyla birlikte mahkeme inceleme sürecini başlatır ve inceleme neticesinde ya şirketin teklifini kabul ederek uygun bir süre verip konkordato komiseri tayin eder ya da talebi reddeder. Talebin reddedilmesi şirketin iflası anlamına gelir. Mahkeme tarafından verilen konkordato mühleti içerisinde borçların ödenmesi için her türlü önlemler alınacaktır. Amaç hiçbir alacaklının mağdur olmamasıdır. Bunun için tayin edilen konkordato komiseri alacaklılarla masaya oturup yeni ödeme planını sunar. Eğer toplam alacak miktarının üçte ikisini temsil eden alacaklılarla anlaşma sağlanırsa konkordato geçerlilik kazanır.
Mahkeme tarafından borçlu şirkete yaklaşık 2 yıl civarında bir süre verilir. Bu sürenin ilanından sonra borçlu şirket mallarını rehin edemez, taşınmaz mallarını satamaz ve bunlar üzerinde mülkiyet hakkını kısıtlayıcı haklar oluşturamaz, mallarını bağışlayamaz. Verilen süre içinde borçlu şirket aleyhine 6183 sayılı kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelden başlamış takipler durur. Bu süre içinde ihtiyati haciz kararları da uygulanmaz. Bu süre içinde zamanaşımı ve hak düşürücü süreler de işlemez.
Konkordato süresinde işverenin ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde, iş sözleşmesinin devam edip etmediğine bakılmaksızın, iş sözleşmesinden kaynaklanan ücretlerini alamaması nedeniyle ücret alacağı bulunan işçi, işçi alacak belgesi ve aciz vesikası hükmünde belge, iflas açılmasına dair belge veya konkordatoya ilişkin belgelerden birini ibraz ederek Türkiye İş Kurumu’na başvurup talepte bulunabilir. Bu talep işverenin ödeme güçlüğüne düştüğü tarihten önceki ücret alacaklarına ilişkin olmalıdır. Kurum, başvuruda bulunan işçiye son üç aylık temel ücret alacağını ödemek zorundadır. İşçilerin son üç aylık ücretleri Ücret Garanti Fonu tarafından ödenir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından verilen bir kararda, ücretin ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin işçi tarafından feshedildiği bir olayda, işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeniyle ücretleri ödememiş olmasının veya işçinin ücretinin bir kısmını ücret garanti fonundan alabilecek olmasının fesih hakkını ortadan kaldırmayacağı vurgulanmıştır. Fakat kural olarak şirketin konkordato ilan etmesi, işçilere tek başına haklı fesih imkanı tanımaz.
Hazırlayan: Av. Alper Osman Genç – avukatalprgenc@gmail.com